Hale Aydın 1
 
1 Dr. Abdurrahman Yurtaslan Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Radyoloji Kliniği, Ankara, Türkiye  

Turk Radyoloji Derg 2017; 36: 69-75
DOI: 10.5152/turkjradiol.2017.747
Anahtar Kelimeler: Meme kanseri, lenf nodu tutulumu, US, MG, MRG, lenfografi

 

Özet

Meme kanseri kadınlarda en sık kansere bağlı ölüm nedenidir. Meme kanseri tanısında, aksiller lenf nodu metastazının varlığı ve yaygınlığı, hastalık rekürrensini ve sağkalım süresini belirleyen; klinik ve cerrahi yaklaşımı etkileyen en önemli prognostik faktörlerden birisidir. Bu nedenle, yeni tanı almış tüm meme kanseri hastalarında, aksiller lenf nodu tutulumunun değerlendirilmesi çok önemli bir zorunluluktur. Her ne kadar, aksiller lenf nodu diseksiyonu ve patolojik tanı kesin sonuca götürebilse de, yöntemin ciddi bölgesel morbiditeleri nedeniyle daha az invaziv yöntemlere ihtiyaç duyulmaktadır.

Günümüzde, sentinel lenf nodu biopsisi, klinik olarak aksilla tutulumu saptanmayan meme kanseri hastalarında, aksiller nodal tutulumun değerlendirilmesinde standart bir yöntem olmaya başlamıştır. Ancak sentinel lenf nodu biopsisinin de, cerrahi süresinde artış, aksillada ikinci bir cerrahi skar, operasyon öncesi ağrılı enjeksiyonlar ve seroma gibi istenmeyen etkileri oluşabilmekte ve sentinel lenf nodu biopsisi gerekliliğini en az düzeye indirebilecek radyolojik yönlendirmeye ihtiyaç duyulmaktadır.

Yeni tanı almış meme kanseri hastalarında aksiller lenf nodu tutulumunun doğru olarak değerlendirilebilmesi ya da sentinel lenf nodunun radyolojik olarak saptanarak cerrahiye yol gösterebilecek yöntemler geliştirilmesi; sentinel lenf nodu biopsisi gerekliliğini ve buna bağlı yan etkileri azaltmak ve cerrahi süresini kısaltmak açısından büyük önem taşımaktadır.